CUMHURİYET DÖNEMİNDE MUĞLA
Cumhuriyet kurulduğunda Muğla Valisi, Asaf Talat Bey’dir. Belediye Başkanı, 1914 yılından bu yana seçimle gelen ve Kuva-i Milliye’yi Muğla’da kuran Zorbazzade Ragıp Bey’dir.
Cumhuriyetin ilk iki valisi Asaf Talat ve Hüsnü Beyler döneminde, kentin ve ilin ufkunu açacak çalışmalar görülmez.
1928’de Muğla Valisi olan Salih Cemal Bey döneminde, Cumhuriyetin ilk imar faaliyetleri başlar. Vali Konağı, Aydınlı müteahhit Halil Bey’e 52 bin Türk lirasına ihale edilir. Salih Cemal Bey, bugünkü Ziraat Bankası’nın yerindeki Kulüp Binasını, Kurşunlu Camii karşısında yanmış olan Belediye sineması yerindeki Kulüp Sinemasını, Atatürk İlkokulu’nu ve bugünkü Ticaret Lisesi’nin yerindeki Erkek Sanat Enstitüsü’nü yaptırdı. Muğla-Marmaris yolunu ıslah etti; ilimizdeki Tarım-Kredi Kooperatifleri hareketini başlattı.
Salih Cemal Bey’i izleyen Ömer Cevat (Ökmen) Bey döneminde, Salih Cemal Bey zamanında başlayan ve yarım kalan işler tamamlandı. Ömer Cevat Bey, Atatürk İlkokulu’nun bahçesine, kentin ilk Atatürk abidesini açtı. Beş ayak merdivenle çıkılan, zeminden üç metre yükseklikteki abidenin masraflarını Muğlalı Faik Gazezoğlu karşıladı. Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamaları bu abidenin etrafında yapıldı.
Muğla’ya Tokat Valiliğinden gelen ve 01.04.1936’da göreve başlayan Recai Güreli, ilimizden ayrıldığı ve Balıkesir Valiliğine atandığı tarih olan 25.05.1939 yılına kadar Muğla’da büyük işler yaptı:
Muğla’nın ilk imar planını hazırlattı.
Bu plana göre Muğla Hükümet Konağı inşaatını başlattı. Muğla Halkevi’ni yaptırıp hizmete açtı. Kurşunlu Camii’nden başlayıp, Cumhuriyet Bulvarınca devam eden ve Orhaniye Mahallesi Devlet Hastanesi çevresinde kümelenen eski mezarlıkları, mezbele durumuna gelen hüda-i nabit halde yetişen kürleri ve çalılıkları imha etti. Hamursuz eteğinde yeni bir mezarlık yaptırdı. Şehir içindeki sokak aralarındaki bütün mezarları yeni mezarlığa nakletti.
Cumhuriyet Alanı’nı yaptırarak bu alanı, Marmaris ve Aydın yönlerine uzayan geniş yollara bağladı. Alanın ortasına, 1937 yılının 29 Ekim töreninde açtığı ve mimar Nusret Sunan’a yaptırdığı Atatürk Anıtını dikti.
Bu anıt, yüzünü, muzaffer ordularına “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diye hedef gösterdiği Akdeniz’e ve Recai Güreli’nin temelini attığı Hükümet Konağı’na çevirmiştir.
Vali Güreli, Kazancı Şeyh mezarlığını, Kusuoğlu ve İskender bahçelerini kamulaştırarak ve uygun çakıllı toprakla doldurarak bugünkü Şehir Stadı’nı yaptırdı.
Hacıpaşaoğlu Ali Adnan İzmirli’nin işletmeciliğini yaptığı ve 1925 yılında kurulan Muğla Elektrik Fabrikası’nı satın alarak, şehir elektriği şebekesini genişletti.
Açtığı tüm alan, cadde ve bulvarları yaz-kış yeşil dokusunu bozmayan ağaç türleriyle donattı. Şehir koruluğunu kurarak, ailelerin ve gençlerin piknik ihtiyaçlarını giderdi.
İlin bütün köylerine, toplam uzunluğu 1.860 km.’yi bulan ve büyük ölçüde imece yöntemiyle bitirilen köy yolları açtırdı.
60 km.’lik Tavas yolunu, 165 km.’lik Fethiye yolunu, 80 km.’lik Marmaris-Datça yolunu, 15 km.’lik Ula-Çiçekli-Karabörtlen yolunu açtı.
Zamanında Türkiye’nin büyük köprüleri arasında yer alan Namnam ve Dalaman köprülerini yaptırdı.
Datça’nın bugünkü merkezi olan İskele Mahallesi’ni kurdurdu. Buraya turistik otel yaptırdı.
İlin 101 köyüne, köy konağı ve konuk evi yaptırdı.
Kozlukuyu-Akçapınar arasındaki sivrisinek üreme alanı olan bataklığı kuruttu. Bugün, yerli ve yabancı gezginlerin hayranlığını çeken Gökova-Okaliptüslü Yolu hizmete açtı.
İlin belli başlı köylerine örnek genel tuvaletler, çamaşır evleri, sulama yalakları ve köy mezbahaları yaptırdı.
İl merkezinde yaptırdığı büyük Halkevi binasıyla, ilçelerde ve bucaklarda açtırdığı Halkodaları’nda, Muğla gençliğini kültürel ve sosyal alanlarda bilgi ve beceri sahibi yaptı.
Köy gelirlerini arttırmak amacıyla köy zeytinlikleri, elma, erik, kayısı, şeftali bahçeleri kurdurdu.
Hazinenin hammadde kaynaklarında kireç ve kiremit ocakları açtırdı.
İl genelinde kurdurduğu at, boğa, tavuk ve tohum ıslah istasyonlarıyla tüm ilde sağlıklı hayvan ve ürün hamlesini başlattı.
Merkezde, Muğla Belediyesi’nin katkılarını alarak, çöp imha ve temizleme faaliyetlerini yönlendirdi.
İnsan ve çevre sağlığına önem verdi; il merkezine yeni su şebekesi, yollara, alanlara yeni çeşmeler yaptırdı.
Sıtma, frengi, verem aşısı kampanyasını başlattı. Böylece sıtmanın ve veremin önünü ilimizde ilk kesen Vali oldu.
Köy muhtarlıklarına hesap düzeni getirdi. Önemli köy gruplarını belirledi. Bu grupları hesap-kitap bilen köy katipleriyle denetledi.
Jandarma telefon hatlarını Seki Yaylası’nın en uç köyüne kadar, yenileterek götürdü. Köylerin haberleşmeleri bu telefonlarla yapıldı.
Şehir Stadı’nı Muğla gençliğine kazandırdıktan sonra, Beden Terbiyesi Muğla İl Başkanlığı’na öğretmen Esat Caner’i, Futbol Ajanlığı’na öğretmen Osman Kasapoğlu’nu, Su Sporları Ajanlığı’na öğretmen Osman Günsan’ı atayarak, Muğla’da amatör sporun ivme kazanmasını sağladı.
Bisiklet, voleybol, basketbol, binicilik, atletizm ve dağ sporlarını faaliyete geçirdi. İlçeler arasında yarışmalar açtı. Göktepe Kayak Merkezi’ni kurdu.
Muğla Yayla Spor Kulübünü, “Muğla Gençlik Spor” olarak yeniden yapılandırdı. Bu kulübe, Ege Bölgesi’nin ünlü futbolcularını transfer etti. Onların Muğla’da kalmaları için kendilerine iş, evlilik olanakları sağladı.
Muğla Gençlik Spor Kulübü, bu yapılanmadan sonra Türkiye Amatör Küme Şampiyonası’nda başarılı maçlar çıkardı. Afyon’da, Bursa Acar İdmanyurdu ile finali oynayan Muğla Gençlik Spor, Muğla’ya Türkiye ikinciliğini getirdi.
Vali Recai Güreli’nin 1939 yılında Balıkesir Valiliğine atanmasından sonra ülke, başlayan II. Dünya Savaşı’nın buhranına girdi. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde ve ilimizde de tüm yatırımlar durdu. 1939-1949 yılları arasında, Muğla Valiliğini İbrahim Ethem Akıncı yaptı. Akıncı, Kurtuluş Savaşı’nda Demirci Cephesini kurmuş ve bu cephede üstün hizmetleri geçmiş bir Kuva-i Milliyeci idi. Bugünkü Hükümet Konağı, Vali Akıncı’nın zamanında bitirilerek hizmete açıldı.
Ölüm tarihi 1928 yılına kadar 14 yıl Belediye Başkanlığı yapan Ragıp Bey’den sonra, bir başka Kuvvacı olan Dr. Hüseyin Avni Topaloğlu Belediye başkanı oldu. 1931’de Muğla milletvekili seçilmesi ile göreve bir başka kuvvacı, İskender Alper geldi.
İskender Alper, 1950 yılına kadar sürdürdüğü 19 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde, kenti çağdaş belediyecilik anlayışı ile yönetti. Ankara’da Ata’nın etrafında kümelenen Muğlalı seçkinlerle ilgisini hiç kesmedi. Özellikle Vali Recai Güreli ile kurmuş olduğu eşgüdüm sonucunda kentin imarı, yeni alanların ve bulvarların açılımı, kentin yeşillendirilmesi ve ağaçlandırılması çalışmalarında başarılı hizmetler gördü.
1950-1955 yılları arasında seçimle gelen Naci Karaosmanoğlu, beş yıl Belediye başkanlığı yaptı. 1955-1960 yılları arasında Muğla Belediye Başkanlığını Vali Esat Kaya Ayman yüklendi. Naci Karaosmanoğlu, İskender Alper’in başlattığı imar faaliyetlerini sürdürdü. Halkın içinden çıkmayarak, halkın istek ve yönelimini Belediyenin meclis ve encümen toplantılarında çok iyi değerlendirdi.
Muğla, Vali Şerif Tüten’in göreve başladığı 1961 yılından itibaren turizm olgusuyla tanışmaya başladı. Şerif Tüten, dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. Bade’yi Muğla’ya davet etti. İlimizin arkeolojik ve turistik değerlerini Bade’nin önüne serdi. Ona turizmin master planlarını yaptırdı. Köyceğiz-Dalyan projesinin öne geçmesi Vali Tüten’in zamanına rastlar.
Muğla, hızlı ve planlı turizm hareketlerine Vali Özer Türk (1971-1975) zamanında kavuşur. Vali Özer Türk’ün öncülüğünde kurulan Aktur, Datça’da 2500, Bodrum’da 700 yataklı siteleriyle ülkenin turizm potansiyeline olumlu katkılar sağladı. Bu siteler, dış turizme de açılarak, ilimize önemli döviz girdilerinin gelmesine neden oldu. Her iki sitenin 10 yıldan bu yana Mavi Bayrak ile ödüllendirilmiş olması, Vali Özer Türk’ün altyapıya önem veren planlama anlayışının sonucudur.
Halen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olarak görev yapmakta olan Kemal Nehrozoğlu, 1981-1984 yılları arasında Muğla Valiliğinde bulundu. Nehrozoğlu döneminde Muğla, halk eğitim çalışmalarını ilin en küçük yerleşim birimlerine kadar götürdü. Okuma-yazma ve beceri kazanma kurslarından binlerce kişi yararlandı.
Nehrozoğlu döneminde Özel İdarelerin verimsiz kalmış yatırımları ele alındı. Örneğin, Muğla Kireç Sanayi ile Köyceğiz Köytaş Fabrikaları yeniden yapılandırıldı. Üretime ve kara geçmeleri için büyük gayret gösterildi. İlimizin geleneksel mimari yapısı, bu dönemde esaslı korumaya alındı. Dünyaca ünlü Muğla hemşehrisi Nail Vahdet Çakırhan’ın geleneksel mimari dalındaki çalışmaları teşvik edildi. Bu teşvikler sonucunda meydana getirilen Çakırhan yapıları, 1983 yılında Ağa Han Ödülü’nü aldı.
1970’li ve 2000’li yıllar arasındaki Belediye başkanları Haluk Özsoy, Erman Şahin, Orhan Çakır ve Dr. Osman Gürün, Muğla’yı güzelleştirme çalışmalarında önemli hizmetler gördüler. Özelikle Erman Şahin döneminde başlayan çevreyi geleneksel yapısı ve mimarisi ile koruma çalışmaları, dönemin Belediye İmar Müdürü Oktay Ekinci’nin de katkısıyla, önemli başarıların alınmasına neden oldu. Bu dönemde yurdun çeşitli bölgelerinde toplanan şehircilik toplantılarında Şahin, Çakır ve Gürün’e Muğla’nın yansıttığı bilinç ve bilgi dolu şehircilik nedeniyle ödüller verildi.
Muğla bugün, ülkeye giren 4 milyar dolarlık turizm girdisinin tek başına dörtte birini karşılamaktadır. Her yıl artan modern tesisleri, bu tesislerin rantabilitesine verilen önem, Şerif Tüten ile Özer Türk’ün geniş ve derin ufuklarında açmış olan turizm realitesi, dünyaca bilinmekte ve fark edilmektedir.
Vali Erol Çakır döneminde (1988-1991) köy yollarının ıslahına önem verildi, yeni köy yollarının açılması sağlandı.
Cumhuriyet döneminin ilk kadın Valisi olarak Muğla’da göreve başlayan Dr. Lale Aytaman (1991-1995), ildeki geleneksel el dokumacılığını teşvik etti. Merkeze bağlı Yeşilyurt Beldesi ile Fethiye’ye bağlı Üzümlü Beldesinde kooperatifler kurdurarak ya da kurulu kooperatifleri maddi finansmanla destekleyerek, Muğla el sanatlarının Türkiye pazarlarında rağbet görmesini ve alıcı bulmasını sağladı.
Vali A.Cemil Serhadlı (1996-1999), ilin sağlıksız ve yetersiz içme suyu problemine el attı. Bu sınıftaki köylerin tümünde Köy Hizmetleri’ni seferber etti.
Vali Lütfi Yiğenoğlu (1999-2001), ilin turizm potansiyelini yeniden planlayarak Muğla’yı yeni turizm hamlelerine yöneltti.
İlimizde ikinci çalışma yılını doldurmak üzere olan Vali Hüseyin Aksoy’un, kıyılardan kırlara ve dağlara çevrilen turizm bakışı, ilimize Fethiye Eren Dağı ile Köyceğiz Sandras Dağı değerlerini yeniden kazandırmış bulunmaktadır. Bu iki turizm cazibe merkezine kazandırılacak yeni tesislerin ve bu tesislerin ardı sıra sürecek ilgi ve desteklerin ilimiz ekonomisini, sosyal yapısını ve kültürel birikimini daha üst düzeylere taşıması beklenmektedir.
ATATÜRK ve MUĞLA
Atatürk ve Muğla’nın Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana olan beraberliği daha önceki sayfalarda verilmiş bulunmaktadır.
Muğla’nın, Sivas için toplanan Ekim 1919 kongresinden M. Kemal Paşa’ya çektiği bağlılık telgrafı ve bu telgrafa Paşa’nın verdiği övgü dolu yanıt, bu beraberliğin ilk halkalarını oluşturur.
M. Kemal Paşa’nın Diyarbakır’da görevli iken tanıdığı Genç Mutasarrıfı Serficeli Hilmi Bey’in, Menteşe Mutasarrıfı olarak bulunduğu 1919’da Sivas’a Kongre üyesi olarak seçilmiş oluşu, bu beraberliğin bir başka halkasını oluşturur.
Atatürk’ün Muğla ile olan bu beraberliğinin Kurtuluş Savaşı süresince, Meclis’te ve cephede bizzat yanında olan Muğla aydınları ve seçkinleriyle takviyesi, zincirin bir başka önemli halkasını oluşturur.
Atatürk, yaşamı boyunca Anadolu’da bazı il ve ilçeleri ziyaret etti. Atatürk, karayoluyla ulaşması o yıllarda mümkün olmayan Fethiye’ye 21.02.1935 Perşembe günü, Marmaris’e ise 23.02.1935 Cumartesi günü Marmaris’e uğrayabilir. Her iki beldenin yöneticileriyle, Fırka sorumlularıyla ve halk ile geniş görüşmeler ve konuşmalar yapmıştır. Doğal ve arızi engeller nedeniyle gidemediği iller arasında yer alan Muğla’yı, 1937 yılında ziyaret etmek ister. Muğla Valisi Recai Güreli’nin davetini kabul eden Büyük Önder için Muğla’da, Belediye Başkanı İskender Alper’in başkanlığında, Osman Kasapoğlu, Esat Caner, Osman Günsan, Neşet Dişçigil, Abidin Çakır, Faik Gazezoğlu ve sarraf Fevzi Altınay’dan oluşan bir Hazırlama-Ağırlama Komitesi kurulur. Bu komite, şimdiki Turizm-Otelcilik Lisesi Uygulama Oteli’nin 2. katını, banyolu, kabul salonlu ve yatak odalı halde “Reisicumhur Dairesi” olarak hazırlar.
Ata’nın “gül kurusu” rengini sevdiği bilindiğinden, yatak takımından tüm mefruşata kadar olan döşemeler bu renkten seçilir. Ata için gümüş yemek takımları, kristal mutfak takımları, sürahiler alınır. Evlerinde halı olan Muğla hemşehrisi, Ata’nın geçeceği yerlere serilmek üzere evinde bulunan halıları Belediye’ye ödünç verir. Bütün bu hazırlıkların maddi finansmanını, dönemin Belediye muhasebecisi olan Mehmet Türdü, Belediye bütçesinden yapmış ve ödemiştir.
Fakat aynı günlerde Çanakkale Boğazı’nda beklenmedik bir olay olur. Şeker çuvalları altında çok miktarda silah kaçıran bir İtalyan şilebine Ata’nın emri ile el konur. II. Dünya Savaşı’nın çanları çalınmaya başlamıştır. İtalya, bu çanları çalan devletlerin en başındadır.
Atatürk, Muğla yolundan geri dönerek Çanakkale’ye intikal eder. Bu gemi daha sonra Türk Donanma Kuvvvetleri’ne teslim edilir. Donanmanın İzmir’i ziyaretinde, o yıllarda İzmir’de olan H. Nuri Öncüer, üç bacalı bu gemiyi “Ata’nın Muğla gezisini engelleyen gemi sen misin?” diyerek, iki defa ziyaret etmiştir. Bu olayın hemen ardından Hatay Olayı baş gösterir. Ata’yı bir yıl sonra ebediyete götürecek olan hastalık da o günlerde kendini iyice göstermeye başlamıştır. Bu önemli siyasal nedenler ve sağlık sorunları sebebiyle, Büyük Atatürk’ün Muğla ziyareti gerçekleşmez.
Muğla Halkevi’nin batı yakası üst katında Atatürk için hazırlanan dairede, 1949 yılı Ağustos ayında Muğla’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü kaldı. İsmet İnönü’nün yatak, yorgan ve çarşafları Sevim-Hasan Özsoy için hazırlanan çeyiz takımından alındı. Bu daire, Halkevinin bu bölümünün Kız Meslek Lisesine verileceği 1955’e kadar bütün mefruşatı ve döşemesiyle eski karakterini korumaktaydı.
Gerçekleşmeyen bu ziyaret nedeniyle alınan meze, içki ve yiyecekler Hazırlama-Ağırlama Komisyonu tarafından satın alındı.
Aziz Atatürk’ü karşılama olanağına kavuşamayan Hazırlama-Ağırlama Komitesi üyelerinden Osman Kasapoğlu, Osman Günsan ve Esat Caner, Ünal Türkeş’e verdikleri mülakat yanıtlarında, “Muğla’nın Atatürk’ü karşılayamaması her ne kadar üzüntü kaynağı olmuşsa da, onun ilkelerini, eserlerini, devrimlerini sonuna kadar yüreğinde hisseden Muğla’nın, bu yüce duygusuyla bu üzüntüsünü aştığını” söylemişlerdir.
10 Kasım 1954’te Etnoğrafya Müzesi’nden Anıtkabir’e götürülen Atatürk’ün mezarına Muğla’dan 1 çuval dolusu Muğla toprağı gönderildi. Bu toprak Ankara’ya Kazım Eren tarafından götürüldü. Kazım Eren, sahip oldukları Doğru Yolda firmasına ait bir otobüse Muğlalıları bindirerek Ankara’ya gitti.
Ünal TÜRKEŞ 'in Araştırmalarından Alınmıştır
30 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder